26/90 Sirkadiyen Ritim

Gece saat 12:30’a neden gece yarısı dendiğini hiç merak ettin mi?

Gecenin daha genç dediğimiz saatler aslında gecenin tam ortası neden?

Sanayileşme öncesi toplumların gün batımından 2-3 saat sonra uyuduğu ve gün doğumu ile uyandığı zamanlara davet etsem seni. Saat gece 12:30 ‘un gece yarısı olması bir anlam kazanır mı?

Değişmeyen bu uyku uyanıklık döngüsü için gün ışığı tatmin edici bir cevap olsa da daha derinlere inip sirkadiyen ritim olarak adlandırılan yaklaşık 24 saatlik fizyolojik ritme, biyolojik saate göz atalım.

Bu ritim ne zaman uyanık ne zaman uykulu olduğumuzu belirleyen faktörlerin başında gelir. Vücut fonksiyonları da bu ritme uyum sağlar.

Vücut ısısı, acıkma, idrar miktarı, duygusal salınımlar …


Sirkadiyen ritim ilk olarak 1729’da bir bitki sayesinde keşfedildi. Sabahları güneşle birlikte açıp akşamları güneş ışığı olmadan kapanan bir bitkinin, zifiri karanlıkta yine aynı örüntüyü izlediği gözlemlendi. Yani güneşin varlığı ile değil kendi içsel ritmi sayesinde açılıp kapanıyordu.

Aynı şekilde insanların da benzer bir ritmi olduğunu keşfetmek ise 200 yıl kadar sürdü. Kendilerini kobay olarak kullanan Kleitman ve Richardson o zamana kadar görülmemiş bir deneye imza attılar. Kendilerini ışık girmeyen bir mağaraya kapatarak “ışığın ve karanlığın günlük döngüsünden koparılınca uyku ve uyanıklık ritimleri bozulacak mı?” sorusuna cevap aradılar.

32 günlük zifiri karanlık sonrası 2 önemli bulgu ile elde ettiler.

  1. Uyku döngüleri ışık ve karanlık ile ilgili değil, içten gelen bir ritimdi.
  2. Bu döngü 24 saatten biraz daha uzun bir süreydi. Yaklaşık 24 saat 15 dakika.

Bu döngü tam 24 saat olmadığı için Sirkadiyen ismi,

“Sirka/Circa” etrafında, “Diyen/dian” gün anlamına gelen diam’den türetilmiştir.

Uyanık kalma Dürtüsü
Uyuma Dürtüsü
Uykusuzluğun İniş Çıkışları

Kesin olmayan bu süreye uyum sağlamak için gün ışığı büyük bir yardımcı çünkü güvenilir ve tekrarlı.

Saat farkı olan bir yere uçulduğunda Jet-lag olunmasının da ana sebebi budur. Güneş doğsa bile vücut ritmi hala gece olduğunu varsaymakta ve uyum sağlamak için birkaç güne ihtiyaç duymaktadır.

Bu ritim yaşa ve kişiye göre değişiklikler gösterir. Bu noktada çok iyi bildiğimiz 2 kavram karşımıza çıkıyor.

  • Erkenci kuş
  • Gececi Baykuş

Erkenci kuşlar nüfusun yaklaşık %40’nı oluşturan uyanıklık zirveleri sabahın erken saatlerine denk gelen sabah insanlarıdır.

Gececi baykuşlar ise geç saatlerde verimli ve enerjik olan nüfusun yaklaşık %30’nu oluşturan gece insanlarıdır.

Geri kalan kesim ise geceye biraz daha meyilli olmakla birlikte sabah ve akşam insanları arasında olan gruptur.

Uyku bilimci Walker, bu ritmin çocukluk ve yaşlılık döneminde erkene çekildiğini, ergenlik döneminde ise ileriye gittiğini söylemekte. Bu, çocukların ve yaşlıların sabah erken yatıp, erken uykusunun gelmesini ve ergenlik döneminde yatmak bilmeyip sabah uyanamayan gençlerin durumunu açıklar.

Sabahları daha güneş bile doğmadan evden çıkıp okula giden çocukların ilk derslerdeki performans eksikliği tesadüf olmasa gerek.

Walker ayrıca çalışan veriminin artmasının basit bir çözümü olduğunu savunuyor.

Esnek çalışma saatleri.

Sabah kuşlarının verimli olduğu sabah saatleri ve gececi baykuşların verimli olduğu gece saatleri.

Biyolojik saatimizi bilmek de en başta konuştuğumuz farkındalığa geliyor. Kendimizin ve ihtiyaçlarımızın farkında olmak ve tüm bu doğrultuda hayatımızı düzene koymak bizim elimizde.

Ritmimize uygun günlük planlama önerileri ile görüşmek üzere.

Bilgiler ve görseller Matthew Walker – Why We Sleep – Niçin Uyuruz?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s