Zihnimiz, ne yapıp ne yapmayacağımızı, neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyen, başkaları kadar kendini de yargılayan bir yargıca ev sahipliği yapar. Bu yargıç, o içimizde hiç susmayan, bizi aşağı çeken, sabote eden inançlara körü körüne bağlıdır. Eğer bu inançlara karşı gelirsek de içimizdeki başka bir parça ortaya çıkar. Kurban. Kurban suçlanır, utanç duyar.
Yargıç, “güzel olmak için incecik bacakların, selvi boyun olmalı” der.
Kurban, “yeterince güzel değilim o yüzden beni sevmiyor” der.
Yargıç destekler kurbanı ve aslında senin olmayan bir inancı, seninmiş gibi kabullenirsin. O artık senin gerçeğin olur, aynaya bakmazsın, gerçeğine uyan ve güzel bulduğun insanların profilinde saatlerini geçirir, onları tanımadan nefret edersin. Neden diye sorgularsın? Neden ben de onun gibi değilim, neden benim de hayatım onunki gibi değil? Ona duyduğun nefret aslında kendine karşıdır.
Unutma hayatın boyunca kimse sana, senin kendine verdiğin zarar kadar zarar veremez.
Bize zarar veren, içimizdeki Yargıç, Kurban ve inanç sistemimizdir.
M. RUIZ
Seni geriye götüren bu eski anlaşmaları bozup yerine yenilerini kabul etmeye var mısın?
1.ANLAŞMA: Kullandığın Sözcükleri Özenle Seç
Söz güçtür, başkaları üzerindeki etkin kadar kendi üzerindeki etkindir de. Sözler ile düşünürüz. Yapamazsın, beceremezsin kelimeleri ile büyüyen bir çocuk, yapabileceğine inanmaz, inanmazsa denemez, denemezse de hiçbir zaman yapamaz. Kendi kendini doğrulayan kehanete dönüşür durum ve sonunda başkasının gerçeğini, kendi gerçeği olarak kabul eder.
BEN YAPAMAM.
İnsan zihni, sürekli tohumların ekildiği verimli toprak gibidir. Tohumlar, düşünceler, fikirler, kavramlardır. Söz tohum gibidir ve insan zihni son derece verimlidir. Bir tohum, bir düşünce ekersiniz ve o büyür. Burada tek problem şudur: Genellikle bu verimli toprağa korku tohumları ekilir.
M. RUIZ
Politikada böyledir, dedikodu böyledir. Zehirli kelimeler içerir, yalan içerir. Gerçek değil, gerçeğin parçacıklarıdır. Parçacıklar saptırılabilir.
Başkalarına yalan söylemek kadar kötü bir şey varsa o da kendine söylediğin yalanlardır. Bu yalanlar, bahanelerini haklı çıkarır başkalarının gözünde ama daha da önemlisi senin gözünde. Bir nebze rahatlatır seni. “Hah, tamam dersin, bunu yapamama nedenim bu.”
Kullandığın sözler, duygularını, duygular düşüncelerini, düşünceler inançlarını, inançlar da karakterini şekillendirir. Kendini, başkalarını yargılayan, her şeye kulp takan bir Yargıca da dönüşebilirsin, durmadan utanan, suçluluk duyan bir Kurbana da. Ya da bu anlaşmayı bozup yerine yenisini kabul edebilirsin.
Kullandığın Sözcükleri Özenle Seç
Başkaları ve kendinle olan ilişkilerinde,
- Zehir akıttığını fark ettiğinde DUR ve derin bir nefes al. Gerekiyorsa konuşma ve düşüncelerini toparla.
- Yalana başvurduğunda DUR ve neden yalan söyleme ihtiyacında olduğunu fark et.
- Dedikodu yaptığında DUR ve söylediklerinin gerçek olup olmadığından emin ol, gerçekse de bunları konuşmak sana ne kazandıracak, kendini sorgula.
- Kendini ve başkalarını yargıladığında DUR ve bunu neden yaptığını fark et.
- Kendini sabote eden o ses ortaya çıktığında DUR ve ona, senden güçlüyüm, beni Kurban rolüne sokamazsın, de.
- Olumsuz kelimeleri, inanışları fark ettiğinde DUR ve bilinçli olarak değiştir onları.
- Yanlış anlaşıldığını hissediyorsan DURMA ve kendini açıkla.
Zihin verimli bir topraktır, ne ekeceğine sen karar ver.