68/90 HERKESİN FİLMİ AYRIDIR

Küçük bir hayal kuruyoruz birlikte. Yüzlerce sinema salonun olduğu bir yerdesin. Vizyonda neler var bakarken, kendi adının olduğu bir afiş görüyorsun ve merakla giriyorsun salona. Film başlamış, tüm karakterler tanıdık, ailen, arkadaşların, sevdiklerin, sevmediklerin…

Sonra başrol oyuncusu beliriyor ekranda, spot ışıkları altında. Sensin bu, bu senin hikayen, senin bakış açınla. Her şey tanıdık, her bir sahneyi ezbere biliyorsun.

Bir süre sonra diğer filmlere de bakmak üzere çıkıyorsun salondan. Annenin afişte olduğu bir film daha. Bu sefer tanımadığın insanlar da var ekranda ve spotlar annenin üstünde, sen yardımcı roldesin bu kez. Annen aynı kişi ama bir farklılık var, senin filmin ile onunki aynı kişiyi yansıtmıyor. Aynı olaylar, onun bakış açısı ile bambaşka. Annenin bakış açısı ile görüyorsun bu kez de kendini, olay aynı, karakterler aynı, zaman aynı, mekan aynı ama gördüklerin bambaşka.

Baban, arkadaşların, sevdiklerin, sevmediklerin tüm gün bir filmden bir filme atıyorsun kendini. Her birinde ortak hikayeler var ama baş rol oyunları farklı, roller farklı, kendini gördüğün çerçeve farklı. Onların seni gördüğü çerçeve farklı. Bir olayın altında yatan nedenler farklı.

Aynı olan tek bir şey var o da herkes kendi dünyasında, kendi filminde, kendi hikayesinde yaşıyor.


Her gün büründüğün roller var. Ailenle olduğunda takındığın tavır başka, arkadaşlarınla başka, işte bambaşka. Kimi yerde ciddi, kimi yerde şımarık… Erkeklerle ayrı, kızlarla ayrı, toplu gruplarda apayrısın. Ama herkesin seni, senin kendini gördüğün gibi algıladığını sanıyorsun. Ama hayır, herkes seni kendi bakış açısı ile tanıyor.

Her şeyi kişisel algılıyorsun. Başkasının hikayesi seninkinden bu nedenle farklı. Bir kez başkasının söylediğinin, yaptıklarının seninle hiçbir ilgisi olmadığını fark ettiğinde tüm film değişecek.

2. ANLAŞMA: Kişisel Algılama

Özellikle ikili ilişkilerde sıklıkla yaşanan tartışmaların en önemli noktası budur. Karşındaki kişi, korkunç bir gün geçirmiş olabilir, konuşmak istemiyor, sadece senin yanında huzur bulmak istiyor olabilir. Sense bu sessizliği kendinle ilgili olduğunu düşünürsün. Neden benimle konuşmuyor, bir şey mi yaptım, problem ne? Onun sessizliğine eşlik etmek yerine, sorular ile boğarsın, sorular suçlamalara, genellemelere dönüşür.

  • Benimle hiçbir şey paylaşmıyorsun.
  • Ben senin hayatında kimim ki?
  • Yanında olmama neden izin vermiyorsun?
  • Ben mi bir şey yaptım?

Küçücük şeyler, deve olur. Haklı çıkma savaşına döner, herkes kendini savunmaya başlar. Sessizlik tartışmaya, tartışma kavgaya gebe kalır. Haklı olmak davasına düşersin. Başka dertler, seninle ilgili olmayan şeyleri kendine mal edersin.

Çünkü her şeyin “kendimizle ilgili” olduğunu varsayarız.

M. RUIZ

Benimle hiçbir şey paylaşmıyorsun cümlesinin altında, “beni dertlerine ortak görecek kadar güvenmiyorsun” düşüncesi yatar.

Ben senin hayatında kimim cümlesi altında, “hayatında olmaya layık mıyım” düşüncesi vardır.

Biri bir şey dediğinde bile bunu kişisel algılamamak gerekir. Çünkü bir kişinin gönderdiği zehri kabul edip etmemek senle ilgidir. Eğer kabul eder ve alırsan o artık senin gerçeğin olur. Başkasının sözleri, davranışları seni incitemez. Eğer bunlar bir yarana dokunuyorsa incinirsin. O zaman, zehir işler damarlarına.

Eleştiri, bizden ziyade diğerinin ruh halini ve ön yargılarını yansıtır.

M. RUIZ

Herkesin filmi ayrıdır. Herkesin hikayesi kendisi ile ilgilidir. Sözleri, eylemleri kişisel algılamak ise başkasının filminde başrole soyunmak gibidir. Eğreti durur.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s