Hayatımda sadece iki şeyi kaçırdım. Biri üniversite bir sınavı, diğeri de nasıl olduysa tam zamanında kalkan Stockholm uçağı. İkisi için de ortak olan ise şunu yapmasam geç kalmayacaktım, şöyle olsa başka olurdu gibi kafamda dönen düşüncelerdi.
Ya olsaydı?
Sınava girmeden önce bir saatlik bir boşluğum vardı ve kafam dağılsın diye yurt odasında, telefonumu şarja takıp ranzanın üstünde yatağımda kitap okumaya karar verdim. Okuduğum kitap Hakan Günday’ın Az kitabıydı ve ben sınav saatinin geldiğini fark etmeden kendimi kaptırıp okumaya devam etmişim. Kitabı elimden bıraktığımda sınav başlayalı 10 dakika olmuştu ve koştura koştura sınava gittim. Sınava girebildim ama telaş, kaygı derken kendi kendime telefonumu yanıma alsaydım, alarm kursam geç kalmazdım gibi hiçbir işe yaramayan düşünceler ile boğuştum.
Uçak hikayemde ise sınav kadar şanslı değildim. Aylar önce indirimli şekilde aldığım uçak sabah sekiz on beşteydi ve ben her gün kendi kendine altıda uyanan biri olarak kim bilir kaç kere kurduğum alarmı kapatıp uyumaya devam etmişim. Bir önceki gece yediğim künefeyi yememiş olsaydım kesin o uçağa binmiştim. Kedim gelip burnumu yalamamış olsa ben sanıyorum ki öğlene kadar uyumaya devam edecektim. Bu hikayeyi kesinlikle uzun uzun anlatmalıyım ama şimdilik sorumuza geri dönelim.
Ya olsaydı?
1992 yılında Barcelona’da düzenlenen olimpiyat oyunlarından bir fotoğraf karesi. Deneklere, sporcuların aldığı dereceleri bilmeden hangisinin daha mutlu gözüktüğü soruluyor. Deneklere göre, tahmin edildiği gibi, en mutlu gözüken sporcu altın madalya sahibi. Şaşırtıcı olan ise ikinci sıradaki, derece olarak ikinci olan ve gümüş madalya kazanan değil. Bronz madalya sahibi gümüş madalyayı kazanana göre daha mutlu gözüküyor.
Ama neden?
İngilizcede “counterfactual thinking” olarak geçen karşı olgusal düşünme biçimi, kişiler ellerindeki sonucu başkalarınınki ile karşılaştırıyorlar.
Gümüş madalya sahibi kendini aşağı yönlü karşılaştırırken, gümüş madalya alan sporcu yukarı yönlü karşılaştırıyor ve ya şöyle olsaydı kalıbını buna göre şekillendiriyorlar.
Bir yanda, son dakika dereceye girdim oh, o son deparı atmasaydım ya dördüncü olsaydım diye düşünen bronz madalya sahibi, diğer yanda son düzlükte biraz daha hızlansaydım birinci olacaktım diye düşünen gümüş madalya sahibi. Bu nedenle bronz madalya sahibi daha mutlu hissederken, gümüş madalya sahibi tatminsizlik yaşıyor.
İleriki araştırmalar ikinci ve üçüncü sporcu arasında çok ciddi mutluluk farkları bulamasa da yapılan röportajlarda gümüş madalya sahibinin daha çok karşı olgusal düşünce biçimine yöneldiğini gösteriyor.
Peki sen, ya şöyle olsaydı, ya böyle olsaydı cümlesini hayatında hangi yönde kullanıyorsun?