2000’li yılların mottosu “Carpe Diem”. Uzun zaman oldu değil mi bu sözü bir yerlerde okumayalı. Dün popüler olan hemen nasıl da değişiveriyor. Dünya değişiyor, sen değişiyorsun…
Ben gençliğe geçiş yıllarımı “Anı Yaşa” cümlesini işite işite yaşadım. Belki o yaşlarda ben yanlış anladım, belki de medya bize bambaşka tanıttı Carpe Diem’i. Yarın yokmuşçasına, şu anı yaşamak olarak yorumladık biz gençler, ya da en azından benim çevrem demeliyim.
Marcus Aurelius ve diğer stoacılara göre ise anı yaşamak canlı olan, gerçekçi olan tek anı, şu anı deneyimlemek. Akla önem veren stoacıların, geçmişle işi yok çünkü geçmiş adı üstünde geçip gitmiş. Öte yandan gelecek de sadece bir olasılık. Henüz olmayan bir şey. Gençlik yıllarımda işittiğim Anı Yaşa mottosundan farkı ise şu anı nasıl değerlendirdiğinin geleceğinin şekillenme olasılığını belirlemesi.
Evrende milyonlarca hatta sonsuz sayıda olasılık mevcut, şu an ise o olasılıkların inşa zamanı.
“İnsanın yoksun kalabileceği tek şey şu andır. Çünkü sahip olabileceği tek şey şu andır. İnsan sahip olmadığı bir şeyi kaybedemez.” Der Aurelius.
Bu kadar basittir aslında yaşamak ama bizler nasıl da zorlaştırıyoruz değil mi? Dünüyle, yarınıyla bugünü es geçmeyi ne de güzel biliyoruz. Bu nedenle basit yaşa diyor imparator. Şeyleri fazla abartma, büyütme, küçültme, anlamlandırma. Olduğundan fazla anlam yüklemezsen hiçbir şey iyi ya da kötü değildir, doğru ya da yanlış değildir. Bunlar sadece deneyimler, başına gelenlerdir.
Doğanın sana bahşettiği gücü kullan.
Aklını.
Anın içinde olanı olduğu gibi kabul etmek aslında tüm amaç. Ne gözünde büyütmek, ne de altında ezmek. Sadece olanı olduğu gibi deneyimlemek, sana bahşedilen o özel yetenekle.
Ayrıca insan fayda üretmeli değil mi? Kendisine bahşedilen bu muazzam ödülle hem kendi içinde huzurlu olmalı hem de çevresine yararı dokunmalı. Aurelius’un basit ama can alıcı öğüdünü hayat felsefesi yapıp her eylemini son eylemi gibi yapan kişi bu faydayı sağlayan kişi işte.
- İyileşmek isteyen iyileştirmeli.
- Mutlu olmak isteyen üretmeli.
- Sevilmek isteyen sevmeli.
Mutluluğu temel edinen stoacılar için mutsuzluğun yegane sebebi ise çevresine yabancılaşmak. Doğa ve çevresi ile uyumlu olan kişi, içinde huzurlu, çevresine faydalı ve özünde mutludur. Doğanın döngüsüne uyumlu olan değişime de açık olur. Olanı olduğu gibi görmeye de, anın içinde olmaya da. “Doğada mülkiyet yok” der Aurelius. Bir hayvanın yuvası yıkılırsa hemen yenisini kurar.
Bir de unvanlar var tabii. Bize özel, ismimizden bile öne geçen. Unvanın, varlığının bir parçası haline gelmesi tehlikedir. Bu unvanı üstünden çıkardığında insan içine çıkamayacak gibi çırılçıplak hissediyorsan özellikle.
Öğüt basit.
Basit yaşa hayatı anın keyfiyle, geçmişin üstüne bir sünger ile geleceği inşa ettiğini unutmadan.