Bumerang Nesli

Bumerang kuşağı.

Bu terim aslında çok da yeni değil. Peki neden şu sıralar önüme çok çıkmaya başladı? Dünya çapında yaşanan kira artışları, enflasyon, işsizlik ve nicesi olabilir mi nedeni? Bu nesil ile yapılan röportajları, o kişilerin duygularını dinledikçe öyle yakın geldi ki her şey. Bu nesil benim neslim, bu nesil biziz, bu nesil çocuklarımız, bu nesil gerçek.

Nedir bu bumerang kuşağı dersen, en basit tabirle aile evinden okumak, çalışmak için çıkan gençlerin ekonomik yetersizlik ile yıllar sonra eve geri dönmesi, dönmek zorunda kalması.

Kelime anlamı itibari ile bumerang “atıldığında geri dönen bir araç.” Önemli nokta ise atıldığında geri dönmesi. İşte bu nesil için bu terimin kullanılma nedeni de bu. Aile evinden çıkıp kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan bir neslin ekonomik, ruhani ve bunun gibi bir çok problem ile evine geri dönmesi.

Bu nesil genel olarak okuma ve çalışma imkanlarının daha fazla olduğu metropolleri tercih ediyor, benim gibi. Benim tek farkım ise aileden ayrılmayı çok erken yaşta yaşamış olmam. Özellikle İstanbul gibi pahalı bir metropolde yaklaşık 8-9 sene lise ve üniversite okuduğum için aileme maddi olarak bağlı olmak benim ve ailem açısından normaldi. Sonrasında dönmek gibi bir opsiyon olduğunu düşünmedik hiç, ta ki son bir kaç yıla kadar.


Zaten bumerang etkisinin başlamasını da çoğunlukla üniversitenin bitişi tetikliyor. 

İş bulamayan gençler, kirasından düşük maaş alan gençler, para kazanan ama o parayı harcayacak boş bir dakikası bile olmayan, tükenen gençler.

Bunların hiç biri sana yabancı gelmiyor di mi? Belki sen yaşıyorsun, belki kardeşin, belki çocuğun, belki de haberlerden duyuyorsun ama biliyorsun bu nesil gerçek. 

Ne var kardeşim, okudun, çalıştın dön yuvana diyebilirsin. Haklısın da ama o gençlerin duygularına bir kulak verelim mi?

“Başladığım yere geri dönme düşüncesi bende hiç ilerlememişim hissi yarattı” 

“Filmlerde gördüğüm, bana örnek olan kendi ayakları üstünde durabilen kadın figürü bir anda yok oluverdi. Film karesinden ibaretmiş, gerçek değilmiş meğerse.”

İşte sanırım en önemli nokta da burası. Başarısızlık hissi. Hayata yeni atılan, hayalleri olan, geleceği şekillendirecek bir nesil daha yola başlamadan yapamayacağını düşünüyor.

Nerede olduğunun önemi de kalmıyor işte o noktada. Zaten en başından başarısız olduğunu, kaybettiğini düşünen bir nesil nasıl bir şeyleri değiştirebilir? Nasıl ülkesini, dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek bir nesli yetiştirebilir?

Olay ekonomik kriz, kira, enflasyon, buhran değil aslında. Olay insan. Olay insanın emekleri, hayalleri…

İğneyi kendime batırma zamanı, biraz yüzleşme vakti belki de.

Ben de o neslin bir üyesiyim. Her ailesinin yanına ziyarete gittiğinde, dönsem mi konuşmasını yapan yapmasa da aklından geçiren biriyim. Beni ne tutuyor burada diye baktığımda, tabii ki yıllardır kurduğum bir hayat var, arkadaşlarım var, büyük bir şehir, sonsuz fırsat var evet. Ama en önemlisi yapamadım dememek var sanırım. 

Ailesinin yanına dönen bir çok arkadaşımı mutlu görüyorum. Belki en başta onlar da içlerinde yaşadı bu olumsuz duyguları, o kararı vermek de kolay olmadı ama işte kürkçü dükkanında çoğunluk. Bu kesinlikle kötü bir şey değil.

Kötü olan ne mi? Eve dönmek bir tercih olmalı, zorunluluk değil belki de. Kişi kendi istemeli, zorunlu kalmamalı. 

Atıldığında geri dönen bir araç değil, yayından fırlamış bir ok gibi hedefine ulaşmalı insan.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s